Sürdürülebilir gıda üreten ve yerel değer zinciri içerisinde yer alan çiftçiler olarak…
Doğal yaşam alanlarımızın korunması ve dünya genelinde açlıkla mücadele için çaba gösteren aktivistler olarak…
Çiftçilerin emeğini ve genetiği değiştirilmemiş gıdaları değerli bulan tüketiciler olarak…
Diğer canlılarımızın sesi olan ve hayvan dostu yetiştirme koşulları için sokaklara dökülen hayvan hakları savunucuları olarak…
Sağduyulu bir duruş sergileyip, ırkçı nefret söylemlerine karşı çıkıp, demokrasi ve dayanışma için mücadele eden insanlar olarak…
Duruşumuzu sergiliyoruz!
Dünya Çapında Geleceğe Yönelik Tarım İçin Duruşunu Göster!
Tarım sanayiinin kazanç sağladığı, çiftçi ve ekolojik tarımın ise zarar gördüğü bir sistem içerisinde yaşıyoruz.
Bir yanda, agrokimya şirketlerinin milyar dolarlık kazançları, tohum patentleri ve tarım arazisi üzerinde spekülasyon yapan yatırımcılar bulunuyor. Hayvancılığın dönüşümü duraklama noktasına gelmiş durumda ve çoğu insan daha fazla şeffaflık talep etmesine rağmen, zorunlu ve kapsamlı bir hayvan yetiştiriciliği etiketlemesi yok. Sanayileştirilmiş hayvancılık ise iklim krizini daha da körüklüyor: Mevcut gıda sistemi, dünya genelinde sera gazı emisyonlarının üçte birinden fazlasından sorumlu. Aynı zamanda, tarım sanayisi genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ve basitleştirilmiş pestisit ruhsatlama işlemlerini destekleyerek doğal yaşam alanlarımızı tehlikeye atıyor.
Diğer yanda, gıda sanayisi ve perakende sektörünün fiyatları belirlemesi nedeniyle işletmelerini sürdürmekte sıkıntısı çeken çiftçiler yer alıyor. Çiftliklerin kepenk kapatmasına engel olunamıyor: Her yıl yaklaşık 2.600 tarım işletmesi kapanıyor. Benzer şekilde, ekmek fırınları gibi gıda üretim sektörlerinde de durum çok daha kötü. Aynı zamanda, Almanya’da gıda fiyatları bugün, 2021 yılına göre yaklaşık %30 daha pahalı. Milyonlarca insan sağlıklı gıda alamıyor ve yardım kuruluşları önündeki kuyruklar her geçen gün uzuyor. Dünya genelinde ise 2,3 milyar insan yeterli beslenemiyor ve 670 milyondan fazla insan akut açlıkla mücadele ediyor.
Bu sistem, insanlara, hayvanlara ve doğaya zarar veriyor ve iklim krizini daha da derinleştiriyor.
Peki, Alman Hükümeti ne yapıyor?
Tarım devlerinin çıkarları karşısında geri adım atıyor. Çiftliklerin modernizasyonu ve daha iyi hayvancılık koşulları için sağlanan destekleri kesiyor. Aynı zamanda, hayvansal ürünler için devlet tarafından verilecek hayvan yetiştiriciliği etiket uygulanmasına geçişi geciktiriyor. Böylece, tüketiciler için şeffaflık ve tarım işletmeleri için planlama güvenliği engelleniyor; bunun yerine aşırı miktarda düşük kaliteli et üretimi devam ediyor ve hayvanlar büyük acılar çekiyor.
Sanayi ve kimya lobilerinin taleplerine boyun eğiyor. Topraklarımızın aşırı gübrelenmesini engelleyen düzenlemeleri kaldırarak, içme suyu koruma politikalarını kurban ediyor. Hükümet, bürokrasiyi azalttığını ve rekabetçiliği arttırdığını söylerken, aslında iklim, çevre ve hayvan hakları koruma standartlarını düşürüyor ve AB tarım politikası çerçevesinde gerekli maddi desteklerin kısıtlanmasına göz yumuyor.
Küresel açlıkla mücadele için etkili önlemler alınması gerektiğinde, kaçıyor. Kalkınma işbirliği için bütçeyi kısıyor ve dünya genelinde insanların toprak ve gıdaya erişim hakkı engellendiğinde sessiz kalıyor. Aynı zamanda, EU-Mercosur gibi ikili ticaret anlaşmalarını savunuyor, bu da üçüncü dünya ülkelerinde ormansızlaşma, sömürü ve çevresel yıkım anlamına geliyor.
Artık yeter! Tarım Bakanı Rainer ve Alman Hükümeti bir duruş sergilemeli!
Taleplerimiz:
- Tarım Sanayii yerine Çiftlikler! Tarım destekleri yalnızca çiftçi ve ekolojik işletmelere verilsin – hayvan fabrikalarına ve tarım devlerine değil.
- Aldatmaca yerine Şeffaflık! Perakende ya da paket servisi sunulan tüm gıdalarda, Hayvanların yetiştirme koşulları ve genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) etiket vasıtasıyla belirtilmesini.
- Lobilerin çıkarlarının korunması yerine iklim, çevre ve hayvan haklarının korunmasa! Standartların düşürülmesi değil, geleceğe yönelik tarım yatırımlarının arttırılmasını.
- Şirketlerin Gücü yerine Adalet! Tüketici ve üreticiler için adil fiyatlar – perakende sektörünün fiyat dayatmalarına son verilmesini.
- Ayrışma yerine Dayanışma! Dünya çapında adil bir tarım dönüşümü için kalkınma işbirliğine daha fazla bütçe ayrılmasını ve açlıkla mücadele edilmesini.
Hep birlikte sokağa çıkıyoruz:
Şehirde ve Köyde yaşayan Çiftçiler ve tüketiciler, organik ve geleneksel üreticiler, hayvan yetiştiricileri ve veganlar.
“Wir haben es satt!” (Artık Yeter!) protestosuna katılın!
Cumartesi, 17.01.26 | 12:00 | Brandenburg Kapısı | Berlin
Sürdürülebilir gıda üreten ve yerel değer zinciri içerisinde yer alan çiftçiler olarak…
Doğal yaşam alanlarımızın korunması ve dünya genelinde açlıkla mücadele için çaba gösteren aktivistler olarak…
Çiftçilerin emeğini ve genetiği değiştirilmemiş gıdaları değerli bulan tüketiciler olarak…
Diğer canlılarımızın sesi olan ve hayvan dostu yetiştirme koşulları için sokaklara dökülen hayvan hakları savunucuları olarak…
Sağduyulu bir duruş sergileyip, ırkçı nefret söylemlerine karşı çıkıp, demokrasi ve dayanışma için mücadele eden insanlar olarak…
Duruşumuzu sergiliyoruz!